22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle hastanemiz Dil ve Konuşma Terapisti Ayşe Tuğçe ALPER ile yaptığımız söyleşi, kekemelik nörofizyolojik yapısal bazı farklılıklardan kaynaklı,genetik alt yapısı bulunan multifaktöriyel nedensellikleri olan bir konuşma bozukluğudur. Yani sanılanın aksine ne bir yanlış nefes alma alışkanlığı ne de psikolojik nedenlerle ortaya çıkan bir engeldir. Kekemelik taklit edilemez,öğrenilemez,model alınamaz ve özenti ile başlamaz.
Araştırmalara göre her 100 kişiden 1 i kekeler. Türkiyede bu sayı 800.000 kekeme anlamına gelir. Çocukluğunda kekeme olan veya hala kekeme olan bir çok ünlü,başarılı kariyer sahibi insan vardır.En yakın dönemden örnek verecek olursak Tokyo olimpiyat şampiyonu milli okçumuz Mete Gazoz.‘Sakin ol, yavaş konuş, nefes al, konuşmadan önce ne söyleyeceğini düşün ‘gibi teklinler kekemeliği olan bireyleri rahatlatmaz. Aksine onları daha fazla strese sokar bu yüzden telkinde bulunmak/cümlelerini tamamlamak yerine konuşmalarını bitirene kadar sabırla dinlememiz gerekir.
Kekemeliğin zeka ile herhangi bir bağlantısı yoktur.Kekeleyen bireyler en az akıcı olan bireyler kadar zekidir.
Karşınızdaki kişinin nasıl söylediğine değil ne söylediğine odaklanın.
Kekeme bireyler genellikle telefon konuşmalarını kontrol etmede fazla zorluk yaşarlar, böyle bir durumda lütfen daha sabırlı olun. Telefonu açıp herhangi bir ses duymamanız durumunda karşıdaki bireyin kekeme olabiliceğini aklınızdan bulundurun.
Çocuğunuzun kekelemeye başlamasında sizin eğitim durumunuz, yetiştirme tarzınız,ekonomik durumunuz,sosyal ve kültürel yapınızın bağlantısı yoktur. Lütfen kendinizi veya bir başkasını suçlamayınız.
Çocuğunuzun duygusal olarak takılmalarından rahatsızlık duyduğunu hissediyorsanız / ebeveyn olarak bu durumdan siz rahatsızsanız bir dil ve konuşma terapistine başvurmanız faydalı olacaktır.