Bilindiği üzere Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de 1 Aralık Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS konusuna dikkat çekmeye, kamuoyunun bilgilendirilmesine ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çeşitli etkinlikler için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) bu yıl için “Eşitsizlikleri sona erdir, AIDS’i sona erdir, Pandemiyi sona erdir” sloganını tema olarak belirlemiştir. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS), küresel dayanışma ve ortak sorumluluğun AIDS dahil tüm sağlık sorunları ile eşitsizliklere yeni ve küresel bakış açısıyla, ülkeleri daha sağlıklı toplumlar için çaba göstermeye davet etmektedir.

HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâlidir.

HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmektedir. HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. 

Önemli bir halk sağlığı sorunu olan HIV/AIDS enfeksiyonu; hastalık, enfeksiyona bağlı ölümler, ayrımcılık, insan hakları, işgücü, istihdam, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere çok çeşitli konularda toplumsal yansımaları ve sonuçları itibariyle bütüncül bir yaklaşım gerektirmektedir. 

Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemine göre, HIV/AIDS vakalarının bildirimi zorunlu olmakla birlikte, 1994 yılından itibaren özel sürveyans yürütülmekte olup teşhis konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden, kod kullanarak yapılmaktadır.

Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi ile bulaştırıcılık önlenebilmekte ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişi engellenebilmektedir.

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2021 yılı raporuna göre; dünyada HIV epidemisinin başlangıcından günümüze kadar 79.3 milyon kişi HIV ile enfekte olmuş ve 36.3 milyon kişi ise AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeni ile hayatını kaybetmiştir.

2020 yılında tüm dünyada HIV ile yaşayan 37.7 milyon kişinin bulunduğu ve bu kişilerin 1.7 milyonunu 0-14 yaş grubu çocukların oluşturduğu belirtilmektedir. 2020 yılı içerisinde 1.5 milyon kişinin HIV ile yeni enfekte olduğu,  680.000 kişinin ise AIDS-ilişkili hastalıklar nedeni ile yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında günümüzde yeni HIV vakaları %31 azalmıştır. Aynı raporda Dünya genelinde HIV ile yaşayan kişilerin yaklaşık 6.1 milyonunun (%84) ise HIV durumunu bilmediği belirtilmektedir. 

UNAIDS 2021 Raporu’na göre Batı/Merkez Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nde son 10 yılda yeni HIV enfeksiyonu sayısında azalmanın olduğu ancak ülkemizi çevreleyen Doğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgelerinde yeni HIV enfeksiyonlarında artışın olduğu belirtilmektedir. 

Ülkemizde 1985 yılından 15 Kasım 2021 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 29,284 HIV(+) kişi ve 2052 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların % 81,2’si erkek, % 18,8’i kadın olup % 16’sı yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur. 

Bulaş yoluna göre dağılıma bakıldığında, 2021 yılında ülkemizde bildirimi yapılan vakaların % 62,05’inin bulaş yolu bildirilmemiştir. Bulaş yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaş % 97,8, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaş % 1.4 ve anneden bebeğe geçiş ise % 0.8’dir.

2019 yılında 3.927 HIV (+) kişi ve 131 AIDS vakası, 2020 yılında 2.076 HIV (+) kişi ve 46 AIDS vakası, 01 Ocak – 15 Kasım 2021 tarihlerinde ise 2.021 HIV (+) kişi ve 53 AIDS vakası doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirilmiştir. 2021 yılında bildirimi yapılan vakaların;  % 84,08’i erkek, % 15,91’i ise kadın, % 17,79’u yabancı uyrukludur. 2021 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıdadır. 

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir.

HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.

Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelede etkisi ve kapsamı giderek güçlenen çalışmalar yürütülmektedir. 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.

HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve kesintisiz ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için de sağlık hizmeti sunumunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır. 

Ülkemizde, tanı konan ve bildirimi yapılan tüm hastaların tedavi ve bakım hizmetlerine ulaşmalarını sağlayan Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması pek çok ülkeye örnek oluşturabilecek bir uygulamadır ve ilaca erişimde sorun yaşanmamaktadır. 

HIV enfeksiyonunun varlığını saptamak amacıyla riskli davranışları olan kişiler ve şikâyeti olan herhangi bir kişi, istediği sağlık kurumuna başvurması durumunda testleri yapılmakta ve test sonucunun pozitif çıkması halinde HIV pozitif kişi GSS kapsamında takip ve tedaviye alınmaktadır.  

Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler.

HIV/AIDS açısından hassas grupları HIV/AIDS’den korunma ve bulaşma yolları hakkında bilgilendirmek, ücretsiz ve gizlilik esasları içerisinde HIV test hizmeti sunmak, test öncesi ve sonrasında danışmanlık hizmeti vermek, tedavi için doğru merkeze yönlendirmek için Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri faaliyetlerini sürdürmektedirler. 

Ülkemizde küresel hedeflere ulaşmak amacıyla, Bakanlığımızca oluşturulan geniş bir çalışma grubu ile ‘‘Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’’ yayımlanmıştır.

HIV/AIDS ile mücadele amacı ile hazırlanan ‘‘Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’’ insan haklarını gözeterek, HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, her bireyin tanı ve tedavi, bakım ve desteğe eşit ulaşımını sağlayarak toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek misyonu doğrultusunda ilgili paydaşlarla işbirliği içerisinde yürütülmektedir.

Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı (2019-2024)’nın temel yaklaşımı; HIV enfeksiyonunu tek başına bir sağlık sorunu olarak değil, tüm sektörleri ilgilendiren çok boyutlu bir sorun olarak ele almaktır. Dolayısıyla ulusal düzeydeki tüm çalışmalar bu ilkeyle çok sektörlü olarak planlanmıştır.

Ayrıca, yeni vaka sayısını azaltmak amacıyla farkındalık ve bilgilendirme için tüm hedef gruplarda akran eğitimi dâhil eğitim faaliyetleri desteklenmektedir.

Bakanlığımız, insan haklarını gözeterek ve etik kurallar çerçevesinde, konunun tüm paydaşlarını kapsayacak bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği içinde sürdürmektedir. 

“HIV hayatın içinde, bilmek, korunmak, tedavi olmak ve bulaştırmamak elimizde”